Çekirge Mah. 1. Murat Cad. No: 13, 16265 Osmangazi/Bursa
0 (224) 236 61 71
Cuma Meclisi  |  Doç. Dr. Duran Bülbül
4965 defa okundu
31 Aralık 2017 Pazar - 13:00
A1
A2
A3
A4
Cuma Meclisi  |  Doç. Dr. Duran Bülbül

Berlin duvarının çöküp Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra büyük bir türbülansa giren ve bu türbülanstan hala çıkamayan dünyada hemen hemen bütün dengeler yeniden kuruluyor. Buna biz, tarih yeniden yazılıyor; güç dengeleri yeniden kuruluyor da diyebiliriz.

Habere Ait Resimlerini Görmek İçin Tıklayınız

Daha düne kadar yazılan tarihlerde edilgen bir nesne konumunda olan Türkiye, son zamanlarda yaptığı hamlelerle yeniden tarihin kurucu öznesi olmak için çabalıyor. Muhtemelen bu çabayı ülke olarak en az biz görüyor ve biz kavrıyoruz; en fazla kavrayanlar da dünya adlı pastayı büyük dilimlerle ve acımasızca tüketen emperyal devletler olmalı. Onların kavradığını, Türkiye’nin yaptığı hamleleri yekvücut olarak durdurma çabalarından anlıyoruz. Buna Gezi bir örnek, 17-25 Aralık bir örnek, 15 Temmuz ahlaksız kalkışması bir başka acımasız örnek.

Türkiye, bir ülkeyi güçlü kılan hususlarda önemli adımlar attı ve atmaya devam ediyor. Yerli otomobil geliştirme çabasından tutun da savunma sanayinin millileştirilmesine kadar atılan bütün adımlar hep bu büyük devlet olma adımlarının birer tezahürü. Bizim bu adımlarımızı engellemek isteyen devletlerin, attığımız bu adımları engelleme çabaları da, onların, ne yapmak istediğimizi anladıklarının birer tezahürü.

SİLAHIN ADI PARA

Günümüzde savaşların en büyük ve en önemli silahlarından birinin para olduğu biliniyor. Türkiye’nin bağımsız bir şekilde büyüme çabalarının başlangıç noktasının IMF’ye borcun kapatılması olduğunu tarih not düşecektir. Ülkemize saldırıların başlamasının bu tarihle ilişkisini hemen kuracaktır olaylara analitik bakanlar. Halkbank’a yapılan operasyon da yine bir para operasyonu. Kısacası, ekonomik bağımsızlık olmadan siyasi bağımsızlık olmuyor. Bağımsız ekonomi de önce yerli kaynakların güçlendirilmesi ve verimli kullanılmasıyla sağlanıyor.

TÜRKİYE'NİN SON EKONOMİK HAMLESİ: TVF

Son günlerde Türkiye, ekonomisini yerli kaynaklarla tahkim etmek için yine büyük bir hamle yaptı. Bu hamlenin adı, Türkiye Varlık Fonu. İşin erbabı olmayanların bu adımın ne anlama geldiğini hemen anlaması mümkün değil. Çünkü konu sıradan vatandaş için hem çok yabancı hem de olay çok teknik bir olay.

21 Nisan Cuma gecesi Vakfımızın Cuma Meclisine konuk olan Gazi Üniversitesi İİBF Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Duran Bülbül, çok teknik bir konu olan Türkiye Varlık Fonu’nu (TVF) avantajlı ve dezavantajlı yönleriyle anlaşılır bir şekilde dinleyicilere aktardı.

Şunu hemen belirtmekte fayda var: Türkiye’nin bu Fonla attığı bu adım, muazzam bir adım ve bunun mutlaka hayata geçmesi gerekir.

Bu adım neden önemli, neden hayata geçmesi gerekir, sorusunun yanıtını Duran Bülbül’ün açıklamalarında buluyoruz.

EMPERYAL DEVLETLER PARAYLA ÜLKELERİ SARSIYOR

Duran Bülbül’ün“Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin çektikleri ekonomik sıkıntıların ana sebebi, ekonomiyi silah olarak kullanan emperyal devletlerin yaptıkları ekonomik operasyonlardır.” cümlesi, bu önemi yeterince açıklamaktadır. Bu önemli cümleye ek olarak “Doğru kullanıldığında TVF, ülkeye ucuz kaynak sağlayabileceği gibi, bu Fon aracılığıyla diğer ülkelerin ekonomileri üzerinde de etkili olabileceğiz.” cümlesi, diğer bir önemli cümlesiydi Duran Bülbül’ün.

NEDİR BU TVF ?

Duran Bülbül, “Türkçede henüz tam kabul görmüş bir çevirisi olmayan ve çeşitli kaynaklarda Bağımsız Varlık Fonları, Ulusal Varlık Fonları, Ulusal Yatırım Fonları, Ülke Yatırım Fonları, Devlet Refah Fonları veya kısaca Ulusal Fonlar diye adlandırılan “Sovereign Wealth Funds” aslında ülkelerin resmi rezervleri dışındaki birikimlerini anlatmaktadır.” cümlesiyle tanımladı bu Fonu.

Bu Fonun en önemli özelliğinin, kontrolün tamamıyla devlette olduğuna dikkat çeken Duran Bülbül, varlık fonunun amacını da “Bir varlık fonu kurulmasının genel olarak iki temel amacı vardır: 1.Ülke ekonomisinin, konjonktürel etkilerden kurtarılarak istikrarlı biçimde işlemesini sağlamak, 2.Gelecek kuşaklara refah aktarabilmek. Bu çerçeveden bakınca fonun varlıkları ve getirilerinin, karşılaşacağı risklerden yüksek olması gereklidir.” sözleriyle açıkladı.

Varlık fonlarının merkez bankaları tarafından kurulabileceği gibi, şirket ya da idare olarak da kurulabileceğini söyleyen Duran Bülbül, bu fonların 1. Bir emtiaya dayalı fonlar, 2. Bir emtiaya dayalı olmayan fonlar, olmak üzere iki farklı biçimde kurulduğunu ifade etti.

FON’UN BÜYÜKLÜĞÜ KAÇ MİLYAR DOLAR ?

Dünyadaki birçok fonun petrol ve gaza dayalı kurulduğunu söyleyen Duran Bülbül, bazı imtiyazlara sahip olmasıyla avantajlı bir konumda olacak TVF’nin THY, BOTAŞ, ÇAYKUR, PTT, Eti Maden, Türk Telekom’un da dâhil olduğu yaklaşık 160 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip olacağını söyledi. Bu kuruluşların dışında, ülkenin getirisi yüksek yerlerinde bulunan yaklaşık 2,3 milyon metrekare arazinin de bu fona devredildiğini söyleyen Duran Bülbül, TVF’nin gelir ve kurumlar vergisinden, Belediye Gelirleri Kanunu gereğince alınan vergi, harç, katılma payı ve tasdik ücretlerinden, emlak vergisinden, tüm iş ve işlemleri ile ilgili damga vergisinden,banka ve sigorta muameleleri vergisinden muaf olmasının bu Fonu çok cazip kıldığının altını çizdi.

Fonun denetiminin hem iç denetmenler hem de devletin görevlendireceği bağımsız denetmenler tarafından gerçekleştireceğini, bu denetimlerin çok ciddi esaslara bağlandığını ifade eden Duran Bülbül, Fonun ülkeye sağlayacağı katkıları da “ Fon, Türkiye'nin dev projelerinin finansmanı konusunda önemli bir rol oynayacaktır. Otoyol ve köprü projeleri, hızlı tren ve demiryolları, savunma sanayii ve sağlık sektörü gibi stratejik alanlarda ve özellikle nükleer santraller olmak üzere enerjide dışa bağımlılığın kırılması noktasındaki projelerin finansmanında kaynak sağlayacaktır.Bu şekilde yerli üretim desteklenecek ve kaynak aktarımının dışarıya çıkması önlenerek elde edilecek tasarrufların varlık fonuna aktarılmasıyla sürekli kaynak transferi sağlanabilecektir.” cümleleriyle özetledi.

SABIRLA BEKLEYİP GÖRMEK GEREK

Fonun henüz çok yeni olduğunu, daha tam olarak anlaşılmadığını, anlaşılmasının zaman alacağını belirten Duran Bülbül, Fon’a yöneltilen eleştirilerin haksız ve dayanaksız olduğunu söyledikten sonra Fon’a dair beklenti ve eleştirilerini “Devredilen şirketler zaten Hazine'nin payı olan şirketlerdir. Bu şirketlerin çoğunun ciddi nakit akışına sahip olmasına rağmen nakitlerin tamamını yatırım olarak kullanmadığı düşünüldüğünde, bu paraların bir havuza toplanıp buradan gelecek vaat eden alanlara yatırılması daha makul olmaktadır.TVF’nin kurumsallaşması belli bir zaman alacak, tam olarak kurumsallaşmadan ciddi bir yatırım yapması yerinde olmayacaktır. Bu kurumun gerçek anlamda ekonomiye bir katkı sağlaması için 2-3 yıl geçmesi gerekecektir.” cümleleriyle ifade ederek sohbetini bitirdi. 

Etiketler :

uyariUyarı: Sitemizde yer alan yazı, haber, makale, video, yorum ve tüm tıbbi bilgiler sadece genel bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgiler zamanla geçerliliğini kaybedebilir. Sitede yer alan bu bilgiler hiçbir zaman doktor muayenesinin yerini alamaz, doktor muayenesi ve tedavisi yerine kullanılamaz, kişisel teşhis ve tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilemez. Sağlığınızla ilgili durumlarda lütfen uzman bir doktora danışınız. Sitemiz, uzman bir doktora danışılmadan yapılan herhangi bir uygulamadan doğabilecek zarardan sorumlu tutulamaz. Sitemizi ziyaret eden, yorum yapan ve doktorlara soru gönderen kişiler, bu uyarıları kabul etmiş sayılacaktır.

hemen-paylas sayfayı-yazdir
endavet.com
> (function(i,s,o,g,r,a,m){i['GoogleAnalyticsObject']=r;i[r]=i[r]||function(){ (i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o), m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m) })(window,document,'script','//www.google-analytics.com/analytics.js','ga'); ga('create', 'UA-69012837-1', 'auto'); ga('send', 'pageview'); type="text/javascript"> (function (d, w, c) { (w[c] = w[c] || []).push(function() { try { w.yaCounter33121573 = new Ya.Metrika({ id:33121573, clickmap:true, trackLinks:true, accurateTrackBounce:true, webvisor:true, trackHash:true, ut:"noindex" }); } catch(e) { } }); var n = d.getElementsByTagName("script")[0], s = d.createElement("script"), f = function () { n.parentNode.insertBefore(s, n); }; s.type = "text/javascript"; s.async = true; s.src = "https://mc.yandex.ru/metrika/watch.js"; if (w.opera == "[object Opera]") { d.addEventListener("DOMContentLoaded", f, false); } else { f(); } })(document, window, "yandex_metrika_callbacks"); type="text/javascript">document.write(unescape("%3Cscript src=%27http://s10.histats.com/js15.js%27 type=%27text/javascript%27%3E%3C/script%3E")); type="text/javascript" > try {Histats.start(1,3210865,4,137,112,33,"00011111"); Histats.track_hits();} catch(err){};